Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Law | ||||
Law | human trafficking n. | insan kaçakçılığı | ||
In the policy itself, the focus should be on the fight against human trafficking and illegal immigration. Politikanın kendisinde insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadeleye odaklanılmalıdır. More Sentences |
||||
Law | human trafficking n. | insan ticareti | ||
They devised a project in the context of cooperation in helping the victims of human trafficking. İnsan ticareti mağdurlarına yardım konusunda işbirliği bağlamında bir proje geliştirdiler. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | human trafficking n. | insan ticareti | ||
There is an unambiguous link between human trafficking and prostitution. İnsan ticareti ve fuhuş arasında kesin bir bağlantı vardır. More Sentences |
||||
Politics | human trafficking n. | insan kaçakçılığı | ||
They devised a project in the context of cooperation in helping the victims of human trafficking. İnsan kaçakçılığı mağdurlarına yardım etmek için işbirliği bağlamında bir proje tasarladılar. More Sentences |
Inglés | Turco | |
---|---|---|
General | ||
General | fight against human trafficking n. | insan kaçakçılığıyla mücadele |
Law | ||
Law | migrant smuggling and human trafficking n. | göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti |
Law | combating human trafficking n. | insan kaçakçılığı ile mücadele |
Law | trafficking in human beings n. | insan ticareti/kaçakçılığı |
Law | trafficking of human beings n. | insan ticareti/kaçakçılığı |
Politics | ||
Politics | anti-human trafficking law n. | insan kaçakçılığını önleme yasası |